14 Ocak 2015

Dilek Ergül (Rota Atlantik) tekneyi terk etti, dönüyor.

ile editör

atgekad[1]“Rota Atlantik” projesi ile Darüşşafaka’da okuyan kız öğrenciler için yardım toplamak amacıyla 9m‘lik yelkenli teknesi SYMINA ile Haziran-2014’de Türkiye’den yola çıkan DİLEK ERGÜL atlantik geçişi sırasında teknesinin dümen sisteminde çarpma sonucu meydana gelen sorunlar nedeni ile yakınlarından geçen 197m’lik KP ALBATROSS gemisine yardım çağrısı yaparak teknesini terk etmiş. Yardım çağrısını alarak rotasını değiştirerek Dilek’i alan gemi Rotterdam limanına doğru ilerliyor.

Sağlığı iyi olan Dilek Ergül’e geçmiş olsun diyor, Symina’yı terk etmek ve projesinin kesintiye uğramasının verdiği sıkıntıları en kısa zamanda atlatmasını diliyoruz.

 

GÜNCELLEME (14.01.2015-17:20)
Dilek halen bulunduğu gemiden aşağıdaki duygu dolu mektubu göndermiş;

Sevgili dostlarım;
Bu bir hayalin sonu değil… Aksine yepyeni bir başlangıç. Vazgeçmeyeceğim! Asla… Bunu Naviga aracılığıyla herkese duyurmanızı istiyorum.
11.01.2015 tarihinde teknem Symina ile birlikte Atlantik Okyanusu’nu geçmek üzere Cabo Verde Adalar Takımı Santiago Adası Tarrafal Koyu’ndan yola çıktım. Adaları 100-120 deniz mili geçebilmiştim ki 12 Ocak sabahı önce bir çarpma sesi geldi, ardından tekne dümen dinlememeye başladı. Dalga boyu yüksek olduğundan ve karışık solugan geldiğinden ben önce bu sesi dalganın gövdede patlaması ile ilişkilendirdim. Ancak hem rüzgâr dümeni hem de oto pilot dümen tutamayınca, yekeyi kontrol ettiğimde yeke düzensiz titriyor ve arada tutmayı birikip boşa düşüyordu. Elle kumada etmeye ve çözüm aramaya caliptim. 4-5 saat içinde nerdeyse tamamen dümen tutmamaya ve yeke boşa düşmeye başladı. Ben kıçtan deniz demirini salip, yelkenlerimi küçülttüm. Akabinde, bazı ağırlıkları rüzgâr ustu tarafa taşıdım. Ancak sürüklenmemi durduramadım. Bu arada sürekli kıçta deniz demiri halatları ile ya da arada bir tutan yeke ile tekneye yon vermeye çalışıyordum. Dalga yüksekliği 4 metre ve bazı ara dalgalarda üzerinde idi. Dalgalara yan dönmek istemedim. Bu arada dalıp palayı halat ile sabitlemek istedim ancak dalga boyu ve aralığının dar olması buna engel oldu. Cabo Verde Adaları’na geri dönmem 3 kez denememe rağmen, öğlene doğru artan 7 kuvvet hava ve 2,5 knot akıntı ile mümkün olmadı. Ve saat 17.00 civarı yeke kontrolünü tamamen kaybettim. Yanal olarak sürüklenmeye başladım. Asil rotam 254 olduğu halde yanal olarak Brezilya istikametine gidecekmişim gibi sürüklenmeye başladım. Sabaha karşı 02.400 civarı KP Albatross gemisinin bana 8.5 deniz mili uzaklıkta olduğunu AIS cihazımdan gördüm. Ve ona yolunun üzerinde olduğumu beni görüp görmediğini sordum. Gördüklerini belirttiler. Ancak ben karar veremiyordum. Teknemi bırakmak istemedim. Symina’yi bırakmak düşüncesi beni delirtiyordu. O beni nerelerden taşımıştı ve bu hayali birlikte gerçekleştirmiştik. Üşümüş, ıslanmış, uykusuz ve açtım. Önümde 2150 deniz mili vardı. Ve ben aslında bunun bu yolun bu şekilde bitmeyeceğini biliyordum. Uyumam, yemek yemem gerekiyordu. 1 saat kendimle savaştım. Symina benimleydi. Ve hala beni korumaya devam ediyordu. Sonrasında 04.00 civarı rüzgâr sağanaklarda 34-38 knot sürati bulunca sürüklenmem arttı ve artık tekneme hakim olamamaya başladım. Dalga boyu 5 metreye ulaştı. Tüm hava ve deniz koşulları gemi jurnali ve kaptan Vadim Rybalchenko’nun raporlarında da vardır.
Ve artık risk almayıp 03:50’de acil durum çağrısı yaptım. Gemi bana 2 deniz mili kala operasyona başladı. Bana sürüklenerek yaklaşırlarken ben de motor-yelken ve iskele ve sancaktan attığım iki deniz demiri vasıtasıyla yaklaşabildiğim kadar yaklaştım. Gemi yakınına gelince deniz demirlerini kesip yelkeni mayna ettim ki teknem rüzgâra döndü ve yanal olarak gemiyle yakınlaşmaya başladık. Sonunda ikimizin sürüklenmesi ile birlikte ve atılan halatları alarak gövdesine yaslanmayı başarabildim. Saat 06:30’da beni güverteye almayı başardılar. Ancak teknemi o hava ve deniz koşullarında yedekleyemeyeceklerini belirttiler. Symina’yi 14 Derece 19 Dakika Kuzey ve 26 derece 42 Dakika Batı noktasında terk etmek zorunda kaldım. Artık Symina başka bir yola gitti… Beni sağ salim teslim etti ve gitti. Son ana kadar yanımda durdu.
İki gün oldu, halen uyumadım. “Ne yapabilirdim başka?” diyorum “Ne yapabilirdim de onu tutabilirdim…” Bulamıyorum. Hiç korkmadım desem belki inanmayacaksınız ama gerçekten hiç korkmadım. Symina ile kendimi daima güvende hissettim. Ama gemi AIS ekranında uzaklaşırken sanki bir ses: Sürüklendiğin yönde gemi trafiği olmayacak. Ve kim bilir ne zaman sonra birilerini bulacaksın diyordu.
Su anda KP Albatross gemisi ekibiyle beraber Rotterdam Limanı’na doğru gidiyorum. Önümüzde uzun ama hızlı geçecek bir yol var. Bu arada tahmini Biskay Körfezi ve İngiliz Kanalı’nda 10 kuvvet havayı görmek şansına sahip olacağım. Bu da bir tecrübe diyorum. Bana çok iyi davranıyorlar…
Sevgili Symina; daha iyi bir denizciyi hak ediyordun benim güzel dostum, yoldaşım… Senin için elimden geleni yaptım inan bana ne olur. Seninle yaşamanın en güzel dört yılını asla unutmayacağım. Bir gün, derin maviliklerde karşılaşacağımızı umuyorum. O güne kadar hakkını helal et.
Belki de ait olduğu yerde, belki bir başka denizci rastlar, bulur onu diye her yere haber verdik… Kaptan Vadim bana ‘’Sakın güle güle deme’’ dedi. “Belki biri bulur, yedekler ve sana haber gelir ‘bulduk!’ diye’ dedi…
Neden olmasın? Her şey hayal etmekle başlamadı mı sanki… Bana dönmek isterse o döner biliyorum. Çok sevdiğim bir dostum bana ‘’Symina kendi kaderini yaratıyordu. Görevini yaptı ve seni sağ salim teslim etti’’ dedi. Bırak gitsin artık…
Benim için okyanus bir semboldü. Ben tüm varlığımla denedim. Ve zaten geçtim… Sistemin çarklarına teslim olmadan, ev, araba, kariyer pesinde koşmadan; her şeyden vazgeçerek bu yolculuğa çıktım… Söylemek istediklerimi insanlara aktarmak için ki aktardım da… 12 yaşında kızların gelin edildiği bir coğrafyada halen daha kız çocuklarının okutulmasının okyanusunu geçemediğimizi hatırlayın. İşte simdi benim yanımda olun… İşte şimdi okyanusu asıl geçmek zamanıdır dostlarım. Beni bu inanç kendi okyanusuma bir kez daha getirecek. Bir kez daha ben çok sevdiğim derin ve sonsuz görünen mavinin içine dalacağım. Zerre kadar saygımı kaybetmeden… Yaşama dair umutlarım hiç bitmeden ve duruşumu hiç değiştirmeden.
Gençlere yazdığım öğütleri hatırlayın… Senin hayalin bu, kimsenin elinden almasına izin verme… Ben öyle yapacağım.
Rüzgârınız kolayınıza olsun…
Dilek Ergül