22 Haziran 2014

Denizde bayrak sorunu..

ile editör

1573Denizciliğimizin yıllardır devam eden bayrak sorununa Sn. Sezar Atmaca’nın kaleminden Amatör Denizcilerin gözüyle yapılmış bir değerlendirmeyi yayınlıyoruz;

 

Beş yıl önce, Ağustos 2009’da “Türk bayrağına geçişe kapı açan tebliğ” yayımlanınca Denizcilik Müsteşarlığı’nın bu ve benzeri konulardaki uygulamalarını eleştirip, nedenlerini sıralayarak “Başbakan’ın büyük bir müjde olarak açıkladığı, teknelerin Türk bayrağına geçebilmesi için izlenecek yol çaparizlerle, belirsizliklerle doludur (…), gerekli değişiklikler, açıklamalar acilen yapılmazsa, yüzde 70 olarak ifade edilen, Türk bayrağına geçiş beklentisi hızla ‘dokuz oturak baştankara’ bir fiyaskoya doğru yol alıyor.” diye yazmıştım.  (Radikal gazetesi,22.09.2009  “Türk Bayrağına Geçiş Olacak mı?”  ve Yacht TürkiyeEkim 2009. )

Denizcilik Dergisi gibi Denizcilik Müsteşarlığı yayınlarında önceleri uygulamanın çok başarılı olduğu iddia edilse de zamanla açıklanan rakamlar ve bürokratların itirafları uygulamanın başarısızlığını gözler önüne serdi. Geçtiğimiz yıl denizcilik fuarında önemli bir gümrük bürokratından “yabancı bayraktaki” tekneleri Türk bayrağına geçmeye zorlamak için yapılan hazırlıkları/uygulanabilecek cezai yaptırımları dinlemiş,  yetki verilse “cezai yaptırımlarla bu işi kısa sürede çözeceğini söyleyen” bu bayla  “iktisadi sorunların, polisiye/cezai önlemlerle çözülemeyeceğini” söyleyerek tartışmıştım.

Basında zamanla “yabancı bayrakta ısrar edenlere yaptırım uygulanacak” haberleri yer alsa da şimdiye kadar konuya ilişkin yeni bir tebliğ yayımlanmadı. Ancak Aktüeldeniz dergisinin Mayıs sayısında yer alan bir habere göre bürokrasimiz bu konuda son hazırlıklarını yapmış, “denizde ceza muharebelerine” başlamak için yeni tebliğin ya da ilgili mevzuatın yayımlanmasını bekliyor.

DTO Nisan ayı Meclis Toplantısı’nda (bu mecliste amatör denizciler temsil edil-e-miyor) konuşan Müsteşar Yardımcısı S.H.A (amatör denizcilerle ilgili edep-dışı konuşmalarıyla gündeme gelen bu zat geçen ay görevden alınmıştı…) “Türk bayrağına geçiş” hakkında şu açıklamayı yapmış: “Geçmişte Denizcilik Müsteşarlığı yabancı bayraklı gemilerin Türk bayrağına geçişi için geçici düzenleme yaptı. Birkaç ay yürürlükte kaldı. Ama o sürede geçmesini umduğumuz tekne sayısı son derece düşük kaldı. Umulduğu kadar yüksek sayıda tekne Türk bayrağına geçmedi. Ancak o süre dolduğu halde talep bitmedi. Bu talep halen devam ediyor. Biz bunu geçen sene ciddi bir şekilde değerlendirdik. Geçen sene bir çalışma yaptık, Maliye Bakanlığı ve ilgili birimlerle ve bir mutabakata vardık. Yeni bir dönem, yeni bir periyot başlatacağız. Bu yine geçici olacak. Ama bu sefer 2 ay değil de 1 yıla kadar uzatmayı planlıyoruz. Ancak bu izin verilirken birtakım yaptırımlar da olacak. Bu kez tam sonuç almak istiyoruz. Üçüncü bir şans verilmesi söz konusu olamaz…

Görünen o ki UDHB bürokratları her zaman olduğu gibi geçmişteki uygulamanın başarısızlığının nedenlerini sorgulamak, hatalardan ders çıkarmak yerine (ki bu özgüven gerektirir…) aynı uygulamanın yeni versiyonları üzerinde kafa yordular ve cezai yaptırımlarla başarıya ulaşacaklarını düşünüyorlar. Türk bayrağına geçiş uygulamasının neden başarısız olacağına ilişkin 5 sene önce ileri sürdüğüm argümanlara ve o zaman yapılan diğer eleştirilere ekleyebileceğim yeni bir şey yok (22.09.2009 tarihli Radikal’deki yazıya şu adresten ulaşılabilir: http://www.radikal.com.tr/yorum/turk_bayragina_gecis_olacak_mi-955575 ).

Sorunlardan ne kadar haberdar oldukları, sorunlara ne kadar vakıf oldukları bilinmeyen ve duyulmayan bürokratların muhtemel yeni iddiaları/uygulamaları da öncelikle temel nedenlerden dolayı sığ sularda karaya oturmaya aday.

Şüphesiz söz konusu edilen sayısal/niceliksel bir başarı/başarısızlık değil. Bir yıla yayılan ceza/mahkeme tehdidi ile getirilecek baskı ve işin ticaretini yapanların yeni mevzuatın önbilgisiyle (!) önceden edindiği tekneler nedeniyle Türk bayrağına geçişte sayısal ve oransal bir artış olması doğal.

Sorun hukuk devleti olmayı beceremeyen, kanun devleti sınırında kalan bir anlayışın, denizciliği geliştirmeye çabalamak yerine, cezalar/mahkemeler ve tehditlerle dolu bir denizcilik ufkuyla (Bu kez tam sonuç almak istiyoruz. Üçüncü bir şans verilmesi söz konusu olamaz…!)  amatör denizciliği hangi badirelere, karanlık sulara sürükleyeceği.

Bu gelişmeler karşısında amatör denizcilerin/kurumların anlamlı bir tepkisi/girişimi olacak mı, onu da  ilgili mevzuat yayımlandıktan sonra göreceğiz herhalde.

Sezar Atmaca